Hz. Hârûn (a.s.)’ın Hayatı
Doğumu ve Ailesi
Hz. Hârûn (a.s.), İsrailoğulları’nın baskı altında yaşadığı Mısır’da dünyaya geldi. Babası İmrân, annesi Yukabid’tir. Hz. Mûsâ’nın öz kardeşidir. İsrailoğulları o dönemde Firavun’un zulmü altında ezilmekteydi. Nüfus artışından korkan Firavun, her doğan erkek çocuğun öldürülmesini emretmişti. Hz. Hârûn, bu emrin hemen öncesinde doğduğu için hayatta kalabilmiştir. Kardeşi Hz. Mûsâ ise mucizevî şekilde bir sepete konulup Nil Nehri’ne bırakılmış, Firavun’un sarayında büyütülmüştür.
Ahlakı ve Özellikleri
Hz. Hârûn (a.s.), yumuşak huylu, sabırlı, anlayışlı ve fasih konuşan bir peygamberdi. Kur’an’da "halim" sıfatıyla anılır. Güzel konuşmasıyla kalpleri etkiler, insanları hikmetle nasihat ederdi. Allah Teâlâ, Hz. Mûsâ’nın duası üzerine onu da peygamberlikle görevlendirmiştir:
“Rabbim! Gönlümü ferahlat, işimi kolaylaştır, dilimdeki düğümü çöz ki sözümü anlasınlar. Ailemden de bir yardımcı ver; kardeşim Hârûn’u.” (Tâhâ, 25–30)
Bu dua kabul edildi ve iki kardeş birlikte aynı kavme, aynı dönemde peygamber olarak gönderildiler.
Firavun’un Huzurunda
Hz. Mûsâ ve Hz. Hârûn, Allah’ın vahyini tebliğ etmek için Firavun’un karşısına çıktılar. Ellerinde mucizeler, dillerinde hakikat vardı. Firavun ise kibirliydi ve onları büyücülükle suçladı. Tehditler savurdu. Fakat iki kardeş yılmadı. Hz. Hârûn, halkla iletişim kurmakta etkiliydi. Sözleriyle insanlara ulaşıyor, kardeşine destek oluyordu.
Buzağı Fitnesi
Mısır’dan çıktıktan sonra, Sina’da Hz. Mûsâ vahiy almak için Tur Dağı’na çekildi. Kavmin başında Hz. Hârûn kaldı. Bu sırada Samiri adında biri altınlardan bir buzağı yaptı ve “İşte ilahınız” diyerek halkı kandırdı. Bazıları buzağıya tapmaya başladı. Hz. Hârûn onları uyardı, ama toplumsal bir kargaşa çıkmasın diye sabretti. Hz. Mûsâ geri döndüğünde öfkelendi. Fakat Hârûn, “Kavmim neredeyse beni öldürecekti. Fitne çıkmasın diye bekledim.” dedi.
“Ve Hârûn da şüphesiz salihlerdendi.” (Sâffât, 121)
Vefatı ve Mirası
Hz. Hârûn ömrü boyunca Hz. Mûsâ’nın yanında yer aldı. Sabırlıydı, hikmet sahibiydi, kavmine karşı yumuşak davrandı. Allah Teâlâ onu Kur’an’da defalarca anmış, salihlerden olduğunu bildirmiştir.
Rivayetlere göre, İsrailoğulları çölde yol alırken Hz. Hârûn hastalandı ve bugünkü Ürdün sınırlarında yer alan Cebel-i Hârûn (Hârûn Dağı)’nda vefat etti.
“Andolsun ki biz, Mûsâ’ya ve Hârûn’a da nimet verdik.” (Sâffât, 114)