Adını evliyaya kaptıran cami (Laleli Camii).

Laleli Camii’nin ismi, bir camiden fazlasını anlatır: bir gönül kırıklığını, bir affı ve bir hikmeti taşır içinde...

Laleli Camii, Osmanlı padişahı III. Mustafa tarafından 1760-1763 yılları arasında İstanbul’da inşa ettirilmiş, zamanla bulunduğu semte de adını vermiştir. İlginçtir ki, yaptırdığı hiçbir camiye adını vermeyen Sultan, bu kez farklı bir düşünceyle hareket etmiş ve camiye kendi ismini verme niyeti taşımıştır.

Ancak caminin inşa edildiği dönemde bölgede yaşayan bir derviş olan Laleli Baba ile Sultan’ın yolu kesişir. Ziyaret sırasında aralarında beklenmedik ve tatsız bir konuşma geçer. Bu görüşmeden birkaç gün sonra III. Mustafa ciddi bir rahatsızlık geçirir. Hekimler çare bulamaz. Sultan ise derdinin ilacını hatırlar: “Bu hastalığın şifası Laleli Baba’dadır.” der ve yaşlı dervişin huzuruna çıkarak ondan af diler.

Laleli Baba, dua etmeden önce bir şart koşar: “Eğer yaptırdığınız bu camiyi bana bağışlar ve padişahlığınızı da tüm yetkileriyle birlikte bana bırakırsanız, sizin için dua ederim.” Sultan, önce yalnızca camiyi vermek ister fakat hastalığının ağırlığı onu ikna eder. Sonunda camiyi ve padişahlığını bağışlar, Laleli Baba da duasını eder ve Sultan şifa bulur.

İyileşen Sultan bu olayı şu sözle özetler: “Kendi adımıza bir cami yaptırdık, onu da şeyhe kaptırdık.” Böylece camiye dervişin ismi verilir ve Laleli Camii olarak anılmaya başlanır.


Laleli Camii

Caminin mimarî planı kare şeklindedir. Ortadaki büyük kubbe, altı yarım kubbe ile çevrilidir. Hünkar mahfili caminin sol tarafındadır. İki minaresi vardır ve bunlardan biri, caminin inşasından altı yıl sonra eklenmiştir. Binanın ön cephesi çıkıntılıdır; yan kısımlarda ise sütunlu galeriler Yeni Camii’yi andırır. Ortada sekiz köşeli bir plan üzerine inşa edilen kasnağın üzerine kubbe oturtulmuştur. Dengeyi sağlamak için duvar köşelerine ağırlık kuleleri yapılmıştır.

Fotoğraflar