İki kardeşin helalliğinden doğan bir cami... Paranın değil, gönlün inşa ettiği bir ibadethane: Üsküp Tütünsüz Camii
Üsküp’ün doğusunda, Gazi Baba eteklerine kurulan Tütünsüz Camii, 17. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen fakat mimarı bilinmeyen mütevazı bir ibadethanedir. Camiyle ilgili yazıt ve vakıf kayıtları günümüze ulaşmamıştır. Caminin adını aldığı “Tütünsüz Medresesi”ne dair bazı izler bulunmaktadır.
1963 Üsküp depremi sonrasında bazı bölümleri yenilenmiş, özellikle dua alanını genişletmek adına revak kısmında değişiklikler yapılmıştır. Minare ise orijinal haliyle korunmuştur. Taş ve tuğladan inşa edilen yapı, estetik detaylara verilen önemle dikkat çeker. Minare üzerindeki zarif işçilik, şerefeye ve külaha kadar uzanan süslemelerle zenginleştirilmiştir.
Caminin avlusu sade ve düzenlidir, ancak eski mezarlığa ait taşlar bugün cami çevresinde dağılmış halde bulunmaktadır. Caminin ismiyle ilgili halk arasında anlatılan çok özel bir hikâye vardır:
Bir zamanlar Üsküp’te iki kardeşin işlettiği küçük bir bakkal dükkânı vardı. Yıllarca omuz omuza çalışmış, hiçbir tartışma yaşamamışlardı. Yıllar geçtikçe çocukları büyümüş, ihtiyaçlar artmıştı. Küçük kardeş, ağabeyine “Ben ayrı bir dükkân açayım, sen yerinden kıpırdama” demiş. Helalleşip, malları ve parayı bölüşmüşler. Tam ayrılırken ağabeyi ona bir kese altın uzatmış: “Bu da benden tütün parası. Yıllarca raftan sigara alıp içtim. Kasaya hiç ödeme yapmadım. Bu birikenlerin karşılığı.” Küçük kardeş şaşırmış: “Abi, olur mu öyle şey? Zaten helalleştik.” Ancak ağabeyi ısrar etmiş, o da şöyle demiş: “O zaman bu parayla bir cami yaptıralım. Adını da Tütünsüz Camii koyalım. Sevabı analarımızın, babalarımızın ruhuna gitsin.” Ve işte bu cami, tütün parasının helalliğe dönüşmüş hâlidir. Adını da bu güzel tevbeden almıştır. Söylenene göre, 1963’teki büyük Üsküp depreminde bile zarar görmemiştir bu cami… Çünkü belki de içten gelen bir helalliğin, Allah katındaki kabulünü taşıyordur duvarları...